Rock’n Coke Diary – Tarifler.net.tr – Pratik Tarifler

Daha önce de bahsettiğim gibi geçtiğimiz hafta sonu Rock’n Coke Festival’deydik. Neler yaptık, neler yaptık sizler için gün aşırı yazdım ve fotoğrafladım. Buradan başlayalım…

17 Temmuz Cuma, ilk gün

Akşamki RnC’ye hazırlanırken, “Bir saat sonra oradayız, ana haber programı için reçel hazırlar mısınız?” Aniden Star Tv’den geliyor. Soruya şaşırdım. Ama böyle bir fırsatı kaçırmak istemediğim için evet cevabını verdim. Festival hazırlıklarına bir de büyük haber bülteni eklenince bir anda her şey çorba gibi oldu. Üst yeniden değiştirildi, makyaj yapıldı ve mutfak çekime hazır. Neyse ki kavuşacağımız tarihe kadar bütün işler bitmişti ama ben bittim.

Mecidiyeköy’de buluşmak üzere anlaştığımız Arman (“rmNcr” Acar) ve Özge’yi (lillith) almaya gittik. Mecidiyeköy’e vardığımızda yeni tanışmışlardı. Kısa bir alışveriş molası verildiğinde Gökçe de geldi ve ekip tamamlandı. Özge’nin kırıldığını bilmediği çadırını bagaja koyduktan sonra (çadırın kırılmasını o sese bağlıyorum :)) hiç vakit kaybetmeden yola koyulduk.

Festival alanına vardığımızda RnC’nin görevlendirdiği yol ekibi bizi ve diğer tüm arabaları C Kapısına yönlendirdi. Nöbetçi olmayan bir arkadaşımızdan otoparkın yerini öğrenip geri geldik ve zorlukla arabayı park ettik.

Bize ne olacağını bilmiyorduk, bu yüzden güle güle oynamak için kontrol odasına geldik. Laboratuvar fareleri için yapılmış gibi görünen, incelenen, taranan ve koklanan uzun bir tasmadan geçtik (mümkün olduğunca fazla güvenlik sağladıkları için minnettarım).

Arama bittikten sonra bir şey bulamadıklarını anladılar ve bizi şartlı tahliye ettiler.

Tonahan ve Aaron çadırlarını kurmuş, bizi bekliyorlardı. Herkes çadır kurmak için çaba sarf etti. Bu denemeyi ilk kez yapan Toshi, emeğini bitirdikten sonra alçıya geçmek üzereyken Gökçe’nin “Bu çadır alt üst” yorumuyla her şey sökülüp yeniden yapılmaya başlandı. Bu sırada Arman’ın çadırının bile ters çevrilmediğini gördük. Gözcüler ipleri kopan çadırı kurcalarken, çadırın hiç ters olmadığını ve ilk başta çatı penceresini ters çevirerek düzgün bir şekilde kurduğumuzu öğrendik. O sabah Armaan’la tanışan bu tatlı çiftin, Gökçe ve Tusi ile uzun soluklu bir tanışıklıkları olduğundan haberimiz yoktu.

Çok çalıştık ve karnımız acıktı. Festival alanını gezmek ve yemek yemek için yola çıktığımızda Tosie’nin iki saatimize mal olan ve sinirlerimizi bozan “çantamı bulamıyorum” sözü dünyayı alt üst etti. Yemek unutuldu ve herkes çantanın peşine düştü. (Çantadan bahsetmiyorum bile, kaybolmaması gereken her şeyi içeriyor.)

5 aşamada (Jandarma – Yedek Polisler – Tüm Güvenlik Noktaları, yine Jandarma RnC Görevlileri – Tüm Güvenlik Noktaları) tamamladığımız çantaları bulma oyunu sonrasında, aradığımız güvenlik görevlisi geldiğinde gülmek ve ağlamak arasındaki o ince çizgideydik. infodesk, Brother veya ne bir restorandır. Kurtlar gibi dağılarak ve açılarak festival alanına girdik.

İlk gece olmasına rağmen çok kalabalıktı. Herkes çoktan Rnc moduna girmiş ve ilk DJ performans gecesini bekliyordu.

Yemekler çok lezzetliydi ve fiyatlar çok uygundu, o kadar çok seçenek olmasına rağmen ilk gece Dominos Pizza’yı seçtim. Yemeklerimizi yedik, festival alanını gezdik ve yorgun argın kamp alanına geri döndük. Tossie çoktan uyurken ve horlarken, sabahın ilk ışıklarına kadar çadırın önünde sohbetimize devam ettik.

18. Temmuz Cumartesi, İkinci Gün

Sabah erkenden kalkıp Arman’la kahvaltı yapmak için festival alanına gittik. Bu yüzden birisinin erken kalkıp kahvaltı yapacak bir yer bulması gerekiyordu. Biz sohbet ederken ayağa kalkanlar bizim mekana geldi (kahvaltıda her zaman favorim olan kahvaltı tabağından vazgeçemedim – ev yapımı olmadıkça kimse bana börek yaptıramaz) ve yemek yedik. güzel bir kahvaltı Serinliğini ve aktivitelerini fark ettiğimiz Vodafone Live! Kampüste başlayan Aylin Aslım konserine kadar dağıldık. Her konser sonrası buluşma yerimiz olan Vodafone Live Kampüs, buluşma ve kaybettiğimiz yeri bulma yerimiz oldu. Bir süredir yürüttükleri Treasure Hunt yarışmasından bir Iphone kazanma noktasına gelmiştik ama bu kader değildi.

Campass kartım sayesinde birçok konseri basın önü bölümünde izledim ve konser fotoğraflarını çektim.

Akşam Arman sayesinde tadı harika olan soslu tavuk nugget yedim (Harikalar Diyarı bu işi gerçekten biliyor ve fiyatlar çok uygun). Sonra #%s emrini taşıyan Sezgi (ben Fallit) (hala onun için dua ediyoruz) çıktı.

Birbirini takip eden konserler şenlik havasını tam anlamıyla hissettirdi. Her konseri göremesek de ana sahneden gelen yüksek sesi hep duyduk. Duman Konseri öncesi akşam serinliğinin başlamasıyla birlikte arkadaşımın kamikaze isteklerini yerine getirerek dünyanın kaç parçası olduğunu öğrendik 🙂 Toci beni yalnız bırakmamak için kendini feda edince birkaç şarkı dinlemek zorunda kaldık. çok sevdiğim Doman’dan indikten sonra mide bulantısı ile kampa geri döner. The Prodigy’nin olağanüstü konserini çadırımızdan dinleyerek geceyi sonlandırdık…

19 Temmuz Pazar

Kampta olmanın sevinci kadar yorucusu da var. Pazar sabahı biraz yorgun uyandık ama içimizdeki kutlama coşkusu yorgunluğumuzu bastırdı. Biz kahvaltı ederken sohbet başladı. Önce kot ve çanta boyamak, ardından grafiti yapmak için bir Mavi etkinliğine katıldım. Daha sonra Coca Cola’nın 20 kağıt bardağa 1 kola kampanyasına katıldık. Herkes dağıldı ve bardakları toplamaya başladı. Ne kadar eğlendiğimizi hayal edin.

Coca-Cola Zero sahnesinde ilk kez Chillout Festival’de duyduğum Satta’ları dinleme ve yakın çekim yapma fırsatım oldu.

Tabii ki meşhur cheesesteak’i (baharatların en lezzetlisi) tatmayı da ihmal etmedik.

Akşam koşup eğlenmekten başka bir şey yapmayan bizler, artık yorgunluğun tutsağıyız. Pazartesi günü işlerin durgunlaşmasıyla birlikte gece dışarı çıktık ve vaktinden önce çadırlarımızı toplamaya başladık. karanlık.
İyi grupların canlı performanslarını izledik, böylesine büyük ve kaliteli bir organizasyonun parçası olmak gerçekten çok keyifliydi. Evimize, sıcacık yatağımıza geldik, 500’e yakın fotoğraf çektik ve daha nice anıları bizimle beraber çektik.

[flickr-gallery mode=”photoset” photoset=”72157621543476274″]

Şimdi gelecek yıl katılmak isteyenler için bazı faydalı ipuçlarına geçelim:

Yanınıza mutlaka güneş kremi alın. En az 2 gün duş kullanmanız, yanınıza bir bez ve şampuan almanız gerekebilir. Bir adet tuvalet kağıdını poşete atmakta fayda var, çok kalabalık olduğu için kolay kolay bulamıyorsunuz. Satın aldığınız çadırı kontrol ettiğinizden emin olun. 4-5 TL’ye kilim veya plaj minderi üzerinde uyuması zor bir şişme yatak alın. Üzerinizi örtecek bir battaniyeniz olduğundan emin olun. Öğleden sonra 3-4 civarında hava çok soğuk, yanınıza kalın bir kazak veya sweatshirt alın. Benim gibi termosla, pet şişeyle girmeye çalışmayın, her şeye itibar ediyorlar. Bir el feneri aldığınızdan emin olun. Taşınabilir kamp sandalyeleri kullanışlı oluyor. Tuvaleti kullanmakta zorluk çekmek istemiyorsanız kamp alanının sonunda ve bina içinde bulunan tuvaletleri kullanın.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın